Anormal zihniyetin anormal siyâseti

Diyelim ki, evinizin yakınında bir polis karakolu var. İçlerinden biri tanıdığınız olan iki polisin kelepçeledikleri iki kişiyi karakola götürdüklerini görüyorsunuz. Meraklı biriyseniz, tanıdığınız o polise ilk fırsatta herhalde şu türden sorular sorarsınız:
-Kâtil mi onlar; birinin canını mı yakmışlar?
-Hırsızlık mı yapmışlar; kimin evine girmişler, ne çalmışlar?
-Irz düşmanları mı; kimin karısına-kızına tecâvüz etmişler?
Konuştuğunuz polis, bu soruları sormanızı normal karşılar, verebileceği bilgileri size verir. Fakat siz bir hayli anormal biriyseniz, polise soracağınız soru da anormal olur:
-Dün karakola götürdüğünüz o iki kişiyi kim ihbar etmiş?
Tabiî, bu anormal soru üzerine polisin sizi terslemesi de normaldir:
-Bundan sana ne be adam! İhbarcıyı suçlulara ispiyon mu edeceksin?

***

Daha önceki yazılarımdan birinde ifâde edildiği üzere, “anormal normalleşme” nin yaşandığı ülkemizde, herhangi bir polisiye vaka niteliğinde olmayan, fevkalâde ciddî, milletimiz, devletimiz için hayatî ehemmiyeti hâiz, hem hukûkî hem siyâsî bakımdan suç teşkil eden bölücülere açılım ve teröristlerin İmralı’daki başı ile pazarlık yaparak ‘yeni anayasa oluşturma’ süreci devam ediyor.
Bu arada bir bakıyorsunuz, bebek, kadın, genç, yaşlı, sivil, asker ayırmadan 30 bin insanımızın öldürülmesi için emir vermiş, mahkemece îdâma mahkûm edilmiş, cezâsı ABD ve AB’nin isteği daha doğrusu tâlimâtıyla ağır müebbet hapse çevrilmiş terörist başı ile yapılan görüşmelerin tutanakları bir gazete tarafından yayınlanıyor.
Tutanakları okuduğunuzda, normal bir vatandaş olarak şunları sorar, sorgularsınız:
-Terörist başı, niçin “AKP’nin kurulmasını da, iktidâra gelmesini de biz sağladık” diyor?
-Nasıl oluyor da “MİT Müsteşarı yargılansaydı iş Erdoğan’ın yargılanmasına kadar gidecekti. Yargılanmalarını devreye girerek ben önledim” diyebiliyor?
-Yeni anayasa ile ilgili olarak, kimlerden hangi garantileri almış ki, “Rejim değişiyor, benim istediğim demokratik cumhuriyet modeli bu anayasanın belirleyici unsuru olacak” meâlinde konuşabiliyor.
-BDP’li mebusların kendisine ve PKK’lılarla KCK’lılara yönelik bir affın mümkün olup olmadığını sorması üzerine hangi cür’etle ve neye dayanarak “Af isteyen kim, af falan olmayacak, hepimiz birden serbest olacağız, siyâsetimizi yapacağız. İstediklerimiz olmazsa elli bin kişiyle halk savaşını başlatırız, ölen ölür, kalan kalır” diye hem hükümeti, hem devleti ve milleti tehdit edebiliyor?

***

Evet, bunların sorulup sorgulanması, tartışılması gerekir. Fakat günlerdir gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında ısrarla şu soru gündemde tutuluyor:
-O tutanakları kim sızdırdı?
Lütfen söyler misiniz, işledikleri suçla ilgili hiçbir soru sormadan doğrudan doğruya “Dün karakola götürdüğünüz o iki kişiyi kim ihbar etmiş” sorusunu soran vatandaş anormaldir de tutanaklarla ilgili asıl soruları kamuoyunun gündeminden uzak tutmak için “kim sızdırdı” sorusunu öne çıkaran siyâset normal midir?
Elbette değildir fakat normali budur; zihniyeti anormal olanın siyâseti de anormal olur.
Dönem, topluma anormalleri normal kabul ettirme ve milleti daha büyük anormalliklere aşılayarak, alıştırarak hazırlama dönemidir…
Ünlü istihbâratçı Prof. Mahir Kaynak’ın kızı Prof. Deniz Ülkü Arıboğan’ın şu sözleri bakın ne kadar mânidar: “Bütün politik sızıntılar aşı etkisi gösterir ve kamuoyunda antikor üretir; Oslo sızıntısı da aşı etkisi yaratmıştır ve bu da aşının repetesidir.”
Aşının ‘repetesi’, aşının tekrârı anlamına geliyor. İyi mi?

Muhsin Küçük hakkında 110 makale
Av.Muhsin Küçük

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *