Flörtünü Saklamayan Bıçkın Hovarda Kim?

Nikahsız ilişkiler medeni hayatta yadırganan, aşağılanan hareketlerdir. Hiçbir inanç mensubu yahut sapık olmayan ateistler bile normal insan hakkı olan ilişkiler dışındaki davranışları onaylamaz, kabullenemez ve asla takdir edemez. Onun için toplumların temeli, ana çekirdeği olan aileler her devirde ve her toplumda kutsanır, önemsenir ve masuniyet çemberi altına alınmaya çalışılır.

Bilerek veya isteyerek bu kuruma, kutsal aile yapısına zarar vermekten uzak durulur. Ancak hoşgörü ile başlayan bazı uygulamaların aile içi mahremiyeti ve masuniyeti hırpalayıp aşındırdığı da çokça gözlenen, herkesin bildiği modern hayatın olağan yansımaları arasında yer almaktadır.

Aile içi güven ortamı korundukça ve yaşatıldıkça, aile bireylerinin karşılıklı mutlulukları, özverileri de sürdürülerek katmerlendirileblir, çoğaltılabilir.

Anne ile babanın ilişkilerindeki içtenlik ve dürüstlük, sonradan aile kuracak çocukların ruh sağlığını da belirleyici bir rol oynar. Anne ve babasından iyi örnekler alamayan kız ve erkek çocukların psikolojik yönlendirmelere muhtaç kaldıkları çokça görülmektedir.

Zaman zaman ailelerin , gerek erkek, gerekse kadın, oluşturucu bireyleri arasında istisna kabilinden aldatmalar, gönül yönelmeleri söz konusu olabilir. Bu durumların açığa çıkması mutlaka ayrılmaya yol açacak, hatta yaralama ve öldürmelerle sonuçlanacak travmalar doğurur.

Gazetelerimizin bazen ön, çoğu zaman da iç sayfa yapıları bu çeşit olayların bir resmileşmiş resimli geçidini okuyucularının ilgisine sunar.

Okuyanlar iğrenir, kendine ders çıkarır ve haline şükredip ilgilisine daha çok duyarlı olmaya çaba sarfetmesi gerektiğini algılar.

Bu olağan vakayı adliye ve adiyelerden şaşırtıcı hikayeler çıkarılabilir.

Çok şükür(!), ilgiyle izlenen magazinel dizilerimiz de bu yaşananların üzerine tüy dikecek kadar pespayelikleri göstererek eğiticilik yaptığı iddiasını idraklerimize sunabilmektedir.

Uzatmayalım: Öyle aileler tasvir ve resmedebilirsiniz ki, eşinin kendisini aldattığını öğrenince umursamaz hale gelmiş olabilir. Bu durum topluma normalmiş gibi algılatılabilir.

Bu durumun yaratıcıları açısından olay saklanmaya değmeyecek basitlikte dillendirilebilir de? Yani aile bütünlüğünü sarsmış olan aşifte, sürtük yahut bıçkın hovarda , kaşalot zampara da marifet göstermiş gibi, ya güzelliğine dayanarak, ya sosyal statüsündeki zenginlik, kudret ve gözükaralığına bel bağlayarak yediği naneyi, fırınladığı mercimeği ulu orta itiraf edip sinir uçlarını köreltmeye de kalkışabilir.

Esas garabet, vahim üstü vahim fecaat bu noktadadır. Anormal, gizli ve iğrenç olan bir ilişki aleniyete dökülerek zımnen onaylatılmış gibi, yadırganamaz hale dönüştürülmeye kalkışılabilir. Aşifte, güzel, genç veya kart zampara özneler; podyumlardaki nokini mankenleri gibi arzı endam edebilirler.

Acaba bu noktadaki uç örneklerden uzak olduğumuzu iddia edebilecek bir toplum hayatında yaşadığımızı söylersek yalan söylemiş olmaz mıyız?

İşte bu çarpık nikahsız kanıksanmış aile travması ilişkinin bir benzerini

ABD, başka ülkelerle yaşamakta ve bunu her Pazar günü papaza günah çıkartan facire gibi itiraf etmeye kalkışmaktadır. Bunu da nereden çıkarıyoruz? Son açıklanan Wikileaks belgelerinden biri, ABD?nin Türkiye`deki İncirlik Üssünü komşularına karşı kullandığını, Süleymaniye`de Türk Mehmetçiğinin bir manga kadar mensubunun başına çuval geçirtme şeklindeki aşağılık davranışını bilerek işlediklerini ortaya koymaktadır.

Daha önce yapılan resmi söylemler ile basının zıt beyanlarının yeniden değerlendirilmesi halinde, ülke insanlarının devlet yöneticileri tarafından nasıl aldatıldığını çok açık bir şekilde göstermek, her yönüyle acıtıcı ve incitici olmaktadır.

Ortalıkta ben yaptım, yine yaparım bıçkınlığında dolaşan bir fahişe veya zampara güruhu var. Flörtünü aile yuvasını yıkmak istediği anne veya babaya, kız veya erkek evlada karşı bir tapu senedi gibi sallayarak belgelendirmekte, tasallutunun muhatabı olanların kanıksamaz derekede sinir uçlarını körelttiklerini zannetmektedirler.

Pişirilmesi istenen hamur daha çok su kaldırır. Bittabi çamur da öyle…

Pasta veya ekmek yapılmak istenen hamur da, kerpiç, fayans veya çini yapılmak istenen çamur da fazla suyu kaldırmaz. Hele hele karışımda bulunmaması gereken necaseti, pisliği, çer-çöpü hiç mi hiç kaldırmaz. Pişme ortamı bir çeşit steril olma veya arınma sağlasa bile çıkan zararlı gazlar iyi tasfiye edilemezse işlemi yapanları boğabilir.

Şimdi flörtünü övünç vesilesi yapıp hindi gibi kabaran ilgiliyi daha iyi seçebiliyor muyuz?

Yahut bu kadar aşağılanmaya eyvallah ediyor muyuz?

Bunları düşünüp kavşakta iyi bir karar vermemiz gerekiyor.

Allah, insanları, özellikle Müslümanları, ferasetten, basiretten ve metanetten uzak bırakmasın.

Selam ve saygılarımla…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *