İnce bir hesap

Bu parlamento tarafından yepyeni bir anayasa hazırlanabilir mi?
Şâyet hazırlanacak olursa, mevcut anayasanın 4’üncü maddesinin “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” dediği ilk üç maddesi değiştirilebilir mi?
1982 anayasası %92’lik bir çoğunlukla kabul edilmişken, yeni anayasaya bu oranın çok altında, diyelim ki %52 oranında ’evet’ oyu çıkarsa, meşrûiyet tartışmalarıyla toplum korkunç bir gerilime ve kutuplaşmaya sürüklenir mi?
“Ben bu anayasanın kefiliyim” diyen kafa, ilk üç maddenin değiştirilemeyeceğine dâir 4’üncü madde metnine “işbu madde dâhil” ifâdesini eklemeyi-ekletmeyi akıl mı edememiştir, “maddenin rûhu zâten buna mânidir” diye düşünüp gerek mi görmemiştir, yoksa ileride şartlar değiştiğinde önce 4’üncü maddenin ilgâ edilebilmesi sonra da ilk üç maddenin değiştirilebilmesi için bilerek, isteyerek “açık kapı” bırakan “küresel” profesörlerin oyununa mı gelmiştir?
O kafa, acabâ hazırladığı anayasaya lâfla kefil olmak yerine, referanduma götürülecek anayasa değişiklikleri için değiştirilemez nitelikte olmak ve rejimin istikrârını korumak üzere hiç değilse %65’lik bir meşrûiyet barajı koymayı düşünmemiş midir, düşünememiş midir; seçim barajıyla rejimin korunabileceğini mi zannetmiştir?
Eğer öyle ise, o ne menem bir kurmaylıktır?

***

Bunlar, üzerinde ciddiyetle durulması ve cevaplandırılması gereken sorular.
Elbette yeri zamânı geldikçe hepsinin üzerinde duracak ve -İnşallah- en doğru cevapları vermeye çalışacağız.
Fakat, dikkatimizi öncelikle sayın TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in koordinasyonu altında “yeni anayasayı hazırlama hazırlıkları” yapılırken, buna paralel olarak sinsîce sürdürülen bir politik-psikolojik harekât üzerinde yoğunlaştırmamızda fayda var.
Acaba Türkiye ve Orta Doğu Bölgesi ile ilgili olarak ben diyeyim ’Big Brother’ın siz deyin mason biraderlerin hazırladığı projelerin yakın ve belki orta vâdedeki hedeflerini bilerek-benimseyerek fakat uzun vâdedeki hedeflerini bilmeksizin savunucusu ve hizmetkârı olan birkaç kesim müstesnâ, toplumun her kesimini rahatsız eder hâle gelen ev ve işyeri baskınları, gözaltılar, bizzat bâzı iktidar mensuplarının ifâdesiyle “cezâya-infaza dönüşen” tutuklamalar, yıllarca sürdüğü halde bir türlü sonuçlanmayan-sonuçlandırılamayan çok sanıklı dâvâlar ile nereye varılmak, ne yapılmak isteniyor?
Ergenekon’du, Balyoz’du, İrticâ Eylem Planı’ydı derken, odaTV baskını ve KCK operasyonları yapılıyor, bâzı akademisyenlerle birlikte çok sayıda basın mensubu da derdest edilip sorgulanıyor, büyük çoğunluğu tutuklanıyor.
Bu arada bakıyorsunuz, oldukça geniş tabanlı bir tarîkatin önderleri arasında yer alan ve son yıllarda bir hayli popüler olan vâizin de sorgulanıp tutuklandığını görüyorsunuz.
Onca insanın hepsi mi suçludur, hepsi mi suçsuzdur yâhut kaçı suçludur, kaçı suçsuzdur? Bu soruların cevaplarını elbette biz bilemeyiz, bilsek de yargılamayı etkilemek gibi bir niyetimiz olmadığı için kanaat ifâde edemeyiz, îmâda bile bulunamayız; hüküm hangi dâvâya hangi mahkeme bakıyorsa o mahkemenin değerli hâkimlerine âittir.
Biz meselenin politik-psikolojik yönü üzerinde kafa yoruyoruz.
Acaba diyoruz, neredeyse bütün toplum kesimlerini rahatsız ve huzursuz eden bu uygulamaların amacı, toplumun mâşerî vicdânında merhametle birlikte bir genel affa ihtiyaç olduğu duygusunu uyandırmak mıdır?
“Toplumsal barışı ve huzûru sağlamak” gibi bir gerekçeyle yeni anayasa taslağına geçici madde olarak “genel af” yerleştirilirse şaşırır mısınız? Hukuk anlayışımla elbette bağdaşmaz; fakat öyle bir durumla karşılaşırsam şahsen hiç şaşırmam.
Çünkü acı mıdır, tatlı mıdır, uyuşturucu mudur, zehirli midir, derde devâ olacak mıdır, yan etkileri nelerdir diye düşünmeden iktidarın verdiği her hapı yutmaya hazır durumdaki AKP seçmenine ilâveten tamamen farklı çizgilerdeki muhâliflerin önemli bir kesiminin de yeni anayasaya ’evet’demesini sağlamak, böylece hiç değilse %70 civârında çıkabilecek ’evet’oylarıyla yeni anayasanın meşrûiyet derecesini tartışılır olmaktan kurtaracak bir sonuç elde etmek, kesin değilse de mümkündür diye düşünüyorum, emin değilim.
Fakat emin olduğum bir durum var.
Bu kadar ince bir hesap, şu kaba-saba tiplerin işi olamaz.

Muhsin Küçük hakkında 110 makale
Av.Muhsin Küçük

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *