Küçük beyinlerin büyük sığınağı: Konjonktür!

Afganlar ülkelerini işgal etmiş bulunan Ruslara karşı savaşırken, ABD kendilerine yardım için fiilen savaşmak üzere şu mâlûm filmdekine benzer Rambolar göndermiş miydi, bilmiyorum. Fakat lojistik ve taktik destek sağlamak, askerî eğitim vermek görüntüsü altında çok sayıda ABD`li görevlinin ülkenin hemen her bölgesinde mücâhit guruplarla görüştükleri, onların kamp yaptıkları, saklandıkları ve savaş mühimmatını depoladıkları yerleri, bunların birbirleriyle nasıl haberleştiklerini ve fiilî irtibat için hangi yolları kullandıklarını tamamen olmasa bile büyük ölçüde öğrenmiş oldukları kesindir.

ABD`nin kışkırtmasıyla İran`a saldıran, sekiz yıl boyunca savaşmasına rağmen bir karış toprak kazanamayan Irak bakımından da aynı durumun vârit olduğunu söyleyebiliriz.

Şimdi şöyle bir tasavvurda bulunalım; 1982-83 yıllarında, derin basiret sâhibi bir Afgan mücâhit, âmirlerine şunları söyleseydi:
“Bize yardımcı olduklarını düşünerek ve “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” diyerek bu Amerikalıların her yere girip çıkmasına izin vermekle büyük bir hata yapıyor olabiliriz. Biz, kendi bölgemizde milli menfaatlerimizin gerekli kıldığı bir savaş içindeyiz. Halbuki SSCB ve ABD arasında bütün dünyâya hakimiyet mücâdelesi var. Bu bakımdan, ülkemiz SSCB`nin olduğu kadar ABD`nin de hedefindedir. Amerikalıların bizimle ilgili coğrafî, askerî ve lojistik bilgileri bu şekilde kolayca öğrenmelerine bu şartlarda işimize geliyor diye göz yumuyoruz fakat biz Sovyetleri defedip şartlar değiştiğinde şimdilerde sözde dostumuz olan ABD meselâ bundan 20 sene sonra ülkemizi üstelik daha kısa zamanda, daha kolay bir şekilde işgal edebilir. Dikkatli olalım ve Amerikalıların her şeyi öğrenmelerine izin vermeyelim.”
Ona muhtemelen şöyle diyeceklerdi:
“Ruslar sıcak denizlere inmek ve gerektiğnde petrol bölgelerine girebilmek için ülkemizi işgal ettiler. Amerikalılar bu kupkuru, fakir ülkede ne bulacaklar ki gelip burayı işgal edecekler? Hiçbir konjonktürde öyle bir şey olmaz. Paranoyaksın sen!”
Öbür tarafta, Müslüman ferâsetine sâhip, ileri görüşlü bir Iraklı binbaşı üstlerine şöyle deseydi:
“Siyonist lobinin ABD yönetimi nezdindeki nüfûzu yüksek heyetinizin mâlumlarıdır. Siyonistler “arzı mevud” dedikleri topraklar üzerinde güçlü devlet istemezler; bilakis zamanı geldiğinde böcek gibi ezip geçebilecekleri zayıf devletçikler isterler. Bizi İran`a karşı savaştırarak iki tarafa da güç ve enerji kaybettiriyorlar, üstelik İslâm dünyasının muhtemel birliğini önlemek için Şii-Sünni kutuplaşmasını derinleştiriyor ve ülkemiz içindeki millî bütünlüğün korunmasını zorlaştırıyorlar. ABD, şimdi bize yardım eder gibi davranıyor fakat meselâ 20 sene sonra ülkemizi işgal edip “Şii, Sünni ve Kürt bölgesi” diye üçe bölebilir; çünkü üç parçaya bölünmüş bir Irak Siyonistlerin işine gelir. Aman dikkatli olalım, Amerikalıların ülkemizde her istedikleri yere girip çıkmalarına, her istedikleri sivil ve askerle haşır neşir olmalarına izin vermeyelim.”
Ona da muhtemelen şöyle diyeceklerdi:
“Senden yüksek rütbeli kurmaylara akıl mı veriyorsun?! Biz hangi konjonktürde nasıl davranılacağını herhalde senden iyi biliriz. Haydi bakalım, taburunun başına! Komplocu ukalâ seni!”

Bu yazının mesajı, ABD`nin füze kalkanı projesine de “emriniz olur efendim” diyen ülkemizdeki konjonktür mahkumlarınadır…

Muhsin Küçük hakkında 110 makale
Av.Muhsin Küçük

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *