Mîzâhımızı ölçecek mîzan bulunmaz!

Türk milletinin mîzah yeteneği, hâkîkaten olağanüstüdür.
Sînesinden Nasreddin Hoca, İncili Çavuş, Keçecizâde Fuat Paşa, Dümbüllü İsmail gibi mîzah ve nüktenin dehâsı sayılabilecek özel şahsiyetler çıkaran milletimiz, kollektif zekâsıyla da “anonim” diyebileceğimiz mîzah şaheserleri üretmiştir.
Bu hafta politik fıkralardan bir kaç örnek vererek ülkemizin içinde bulunduğu şu gergin ve kasvetli ortamda sizleri birâz gülümseterek düşündürmek istedim.

***

Pamuk Prenses, Süpermen ve Pinokyo her nasılsa tanışıp arkadaş olmuşlar ve bir gün şöyle bir karar vermişler:
– “Bir sene boyunca hem dünyâyı gezerek tâtil yapalım hem de bulunduğumuz ülkelerdeki güzellik, vücut geliştirme ve yalan söyleme yarışmalarına katılarak para kazanalım.”
Pamuk Prenses, Fransa’da yapılan güzellik yarışmasına katılmış, birinci seçilmiş, yüklü miktarda para ödülü almış.
Süpermen, Almanya’da yapılan vücut geliştirme yarışmasına katılmış, birinci seçilmiş, O da yüklü miktarda para almış.
Pinokyo, Türkiye’de yapılan yalan söyleme yarışmasına katılmış; Süpermen ve Pamuk Prenses, kaldıkları otelin lobisinde televizyondan canlı olarak yayınlanan yarışmayı kahkahalar atarak izlemişler.
Finalistler açıklanınca suratları buruşmuş; çünkü Pinokyo finalistler arasında yokmuş.
Yarışmanın birincisi îlân edilince, Süpermen Pamuk Prenses’e dönüp şöyle demiş:
-Pinokyo bunu söylediğimi duyunca belki bana kızacak ama, finalistlerin her biri bizim Pinokyo’yu çırak çıkaracak kadar ustaydılar; hele o birinci seçilen Recep var ya, gerçekten eşi menendi bulunmaz bir yalancı!

***

Adamcağız, uzun süredir işsiz kalmıştı ve parasızdı. Bir gün, baba yâdigârı değerli kol saatini rehin bırakarak kalabildiği pansiyonun kitaplığında, kapağında “Acâibistan Cezâ Kânunu” yazan bir kitabı alıp okumaya başlamış. Bir maddede şöyle yazıyormuş:
-Bir kimseye hakâret eden kişi üç ay hapisle cezâlandırılır; hakâret edilen kişi Başbakan ise altı ay, Cumhurbaşkanı ise bir yıl hapis cezâsı verilir.
Bu maddeyi okuyunca adamın gözleri ışıldamış; “Bak bu iyi” demiş, “Yârın kahveye giderim, Başbakan gurup toplantısında konuşurken herkesin içinde bağırarak bir iki hakâret ederim, nasıl olsa ihbar olur, şikâyet olur, bir dâvâ açılır, altı ay cezâ verirler, ben de ekmek elden su gölden ilkbahara kadar hapishânede vaziyeti idâre ederim.”
Öyle de yapmış, Başbakan konuşurken ayağa kalkmış “Yalancı şarlatan, utanmaz, arsız herif, büyük hırsız!” diye bağırıp çağırmaya başlamış.
Tabiî müdâhale edip susturmuşlar. Derken, dâva açılmış, şâhitler dinlenmiş, adam zâten suçunu ikrar etmiş ve sonunda hâkim karârını açıklamış:
– “Suçu sâbit görülen şahsın on yıl ağır hapisle cezâlandırılmasına…”
Kulaklarına inanamayan adam, ağlamaklı bir sesle:
-“Ne yapıyorsunuz hâkim bey” demiş, “Ben Acâibistan Cezâ Kânununu okudum, Başbakana hakâretin cezâsı altı ay hapis diye yazıyordu.”
Hâkim, acıyan gözlerle adama bakmış:
– “Haklısın evlâdım, demiş, “Evet, Başbakana hakâretin cezâsı altı ay hapis fakat devlet sırrını açığa vurmanın cezâsı on seneden başlıyor!”

***

Ülkenin spor bakanı, bütün çalışkanlığına ve kendince başarılı icraatına rağmen gazetelerde kendisi hakkında yıpratıcı haber ve yorumlar yayınlanmasını bir türlü önleyemiyordu. Bir gün, “Öyle bir şey yapmalıyım ki, bütün gazeteciler bana hayranlık duymalı ve beni övmek zorunda kalmalılar” diye düşündü.
Aylarca süren bir çalışmadan sonra, bütün gazetelerin haber merkezlerine şu mesaj iletildi:
– “Sayın Bakanımız yârın saat 11’de boğazın bir yakasından öbür yakasına yürüyerek geçecektir.
Belirtilen yer ve saatte kırk kadar muhâbir ve kameraman toplanmıştı. Aralarında, “Köprüden geçecekse bunu ne esprisi var” diye homurdanıp duruyorlardı. Bakan geldi, kendinden emin bir tavırla gazetecileri selâmladı ve elinde bastonuyla suyun üzerinde yürüyerek karşı sâhile ulaştı. Muhâbir ve kameramanlar, gösteriyi hayranlıkla izlediler, resimlediler ve gazetelerinin haber merkezlerine servis ettiler. Bakan bey, ertesi sabah heyecanla getirtip açtığı gazetelerin spor sayfalarında tek bir elden çıkmış gibi atılmış şu manşetle karşılaştı:
– “Spor Bakanı yüzme bilmiyor!”

Muhsin Küçük hakkında 110 makale
Av.Muhsin Küçük

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *