Oktay Sinanoğlu’na vefâ borcumuz var

On dokuzuncu yüzyılın ikini yarısından itibaren Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya gibi Avrupa ülkelerine ve özellikle son elli yıldır ABD’ye tahsil için, meslekî bir kurs için yâhut dil öğrenmek için gidip uzun süre kaldıktan sonra, kendi milletine, ülkesine ve devletine yabancılaşmadan, üstelik daha şuurlu, daha bilgili ve daha azimli bir milliyetçi olarak Türkiye’ye dönenlerin sayısı ne yazık ki azdır.
Müslüman-Türk kimliğini taşıyan âileler arasında yurt dışında tahsilin gerektirdiği maddî imkânlara sâhip bulunan âile sayısındaki azlığın yanı sıra, bu imkânlara sâhip bulunan âilelerin ekseriyetinin kendi kültürlerine yabancılaşabilecekleri endişesiyle çocuklarını oralara göndermekten çekinmeleri, bu durumun belli başlı sebeplerini oluşturmaktadır. Yurt dışına okumak için gönderilenlerin büyük çoğunluğu, varlıklı azınlık durumundaki ailelerin çocukları olagelmiştir. Müslüman-Türk âilelerin çocukları arasında yurt dışında okuyabilenler, genellikle kendilerine özel veyâ resmî burs temin edilenlerdir.
Profesör Oktay Sinanoğlu, bunlardan biridir. 2 Ağustos 1934 târihinde, babasının Başkonsolos olarak görevli olduğu İtalya’nın Bari şehrinde doğdu. İkinci Dünyâ Savaşı patlak verince, beş yaşında iken âilesiyle birlikte Türkiye’ye döndü. Sonradan adı TED olan Ankara’daki Yenişehir Lisesi’ni birincilikle bitirdi ve okulunun sağladığı bursla Kimyâ Mühendisliği alanında tahsil yapmak üzere ABD’ye gönderildi. 1956’da Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kimyâ Mühendisliği bölümünü birincilikle bitirdi. 1957 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde gösterdiği başarı üzerine sekiz ay sonra kendisine Yüksek Kimyâ Mühendisi diploması verildi ve aynı yıl ’Alfred Sloan’ ödülünü aldı. 1959’da teorik kimyâ doktorasını tamamladı ve 1960’da henüz 26 yaşında iken Yale Üniversitesi’nde ’asistan profesör’ ünvânıyla öğretim üyesi oldu. 1963’de ise ’tam profesör’ ünvânını aldı. 1962 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mütevellî Heyeti tarafından, sâdece kendisine mahsus olmak üzere, ’Danışman Profesör’ünvânı verildi. 1973 yılında Almanya’nın Aleksander von Humboldt ilk kazanan ilim adamı oldu. 1975’de Japonya’dan ’Uluslar arası Seçkin Bilim Adamı’ödülünü aldı ve bir yıl sonra Japonya’ya Türkiye Cumhûriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Dünyâda yeni gelişen moleküler biyoloji dalının ilk profesörlerindendir ve bugüne kadar ABD Bilim ve Sanat Akademisi’nin üyeliğine kabul edilmiş tek Türktür. İki defâ Nobel’e aday gösterildi fakat bunun için gerekli işlemleri yapmaya ve belgeleri göndermeye tenezzül etmedi. 1993 yılında Yale Üniversitesi’ndeki görevini bırakarak emekliye ayrıldı ve Türkiye’ye döndü. Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Kürsüsünde profesör olarak hizmetini sürdürdü ve 2002 yılında emekli oldu. Türk millî kimliğini ve Türkçeyi savunan kitaplar yazdı, ülke içinde ve yurt dışında konferanslar verdi. Kalp rahatsızlığı, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve damar tıkanıklığı gibi birçok sağlık problemi bulunmasına rağmen, çalışmalarını olağanüstü bir azimle bugüne kadar sürdürdü.
Yakınlarının yaptığı açıklamalara göre, Oktay Sinanoğlu hocamızın sağlık durumu gittikçe kötüleşiyor; çünkü aleyhinde açılmış çok sayıda dâvâ ile uğraşmak hem moralini bozuyor, hem maddeten sıkıntıya düşürüyor. Eşi Dilek Sinanoğlu hanımefendi, hocamızı çok zengin zanneden avukat arkadaşlarımızın yüksek miktarda vekâlet ücreti talep etmelerinden yakınarak şöyle diyor: “Aslında açılan dâvâlar, fikrî haklarla ilgili basit ve bizim haklı olduğumuz dâvâlar. Fakat sayıları çok fazla olduğu ve Oktay bey hasta olduğu için hem maddeten zorlanıyor hem mânen sarsılıyor.” Sağlığımın elvermemesi yüzünden avukatlığı bırakıp emekliye ayrılmak zorunda kalmasaydım, elbette bu dâvâların hiç değilse bir kısmı için seve seve yardımcı olurdum. Bu durumda milliyetçi avukatlara ismen çağrıda bulunmak uygun olmayacağı için, hem durumdan haberdar olmayanları haberdar etmek, hem İstanbul Barosu Başkanı sayın Ümit Kocasakal ve Genel Sekreter sayın Hüseyin Özbek’in delâlet ve tavassutlarına vesile olur düşüncesiyle bu köşeden seslenmek gereğini duydum. Oktay Sinanoğlu’na vefâ borcumuz var!

Muhsin Küçük hakkında 110 makale
Av.Muhsin Küçük

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *