Şehit Enver Paşa`yı Okurken

Günümüzün önemli edebiyat ve kültür adamlarından biri olan Nevzat Kösoğlu, yıllar süren hummalı bir çalışma sonucu, konusunda yazılmış bütün eserleri didik didik ettikten ve erişilen yeni belgelerin ışığında değerlendirdikten sonra tarihi bir biyografik eseri, neredeyse roman akıcılığında düşünce evrenimize mal etti. “Şehit Enver Paşa”, bir biyografik eser olarak pek çok ezberi, önyargılı değerlendirmeyi bozacak bir hizmeti ortaya koymaya başlamıştır. Adı geçen kitabın bu ufuk açıcı iklimine dalarak bazı düşünce ve yargıları yeniden müzakere edip sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. Tarihçi Ziya Nur Aksun`un da defaatle belirtmiş olduğu gibi, Osmanlı Devleti`nin Birinci Dünya Harbine sokulması o günkü şartların getirdiği bir zorunluluktur. İtilaf Devletleri olan İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya; Osmanlı`yı müttefik olarak asla yanlarına kabul etmemişlerdir.

Brest-Litovsk Antlaşması ile savaştan önce aralarında Osmanlı`nın mirasını paylaşmışlardır. Osmanlı`nın Almanya ile müttefikliği, Osmanlı coğrafyasında taraftarı ve muhalifi açısından asla tepki almayan bir kabulleniş görmüştür. Kendisiyle birlikte savaşılacak bir destek bulmak yurt sathında sevinçle karşılanmıştır. Almanların safında yer almamız, 3 000 000 kişiyi bulan Osmanlı Ordusuna silah, teçhizat ve mühimmat tedarik ettiği gibi,Türk Ordusunun yeniden disiplinize edilmesini de sağlamıştır. Enver Paşa, Başkomutan Vekili ve Savaş Bakanı sıfatıyla, daha kısa bir süre önce Balkan Savaşında Balkan Ülkelerinin önünde hezimet çapında yenilmiş olan bir orduyu, önce Sarıkamış`ta, sonra Çanakkale`de ve harp boyunca bütün cephelerde, neredeyse bütün dünyanın karşısında destanlar yazacak bir duruma yükseltmiştir. Vatanlaşmış coğrafyamızın hiçbir parçası Mehmetçik kanıyla sulanmadan ve bedeli emperyalist saldırganlara ödettirilmeden bırakılmamıştır. Savaş süresince Enver Paşa`yı Kuzey`den Güney`e, Doğu`dan Batı`ya devamlı ölümüne bir hareket ve fedakarlık halinde görüyoruz.

Enver Paşa hakkındaki bir haksız yargıyı da çürüten olayları yaşıyoruz. Baku`ya Türk Ordusu`nun girmesini istemeyen Almanların birliklerini kesin bir emirle şehre sokturmuyor ve görevinden istifa etmek bahasına Almanların Saray üzerindeki tazyiklerine direniyor. Enver Paşa`yı tam bir Alman yaveri gibi görenlerin o tartışmalı bölümü iyi değerlendirmesi gereklidir. Amcası Halil Kut Paşa`ya ve kardeşi Nuri Paşa`ya emirleri çok açık şekilde bunu ortaya koymaktadır. Enver Paşa bir ülkücüdür ama bir hayalperest değildir. Şam`da toplanan savaş meclisinde Medine`nin savunulamayacağı ve askerimizin geri çekilmesinin gerektiği Fevzi Paşa, Mustafa Kemal Paşa, Cemal Paşa ile birlikte kararlaştırılmışken, Enver Paşa bir telgrafla Fahreddin Paşa`nın sonuna kadar Medine`yi savunmasını emreder. Fahreddin Paşa, askerleriyle birlikte çekirge yiyerek kuşatmaya karşı Mondros`tan sonra bile dört ay daha dayanır.

Bu karar, Enver Paşa`nın gönlündeki değerlerin bazen aklındaki değerlendirmelere üstün geldiğini göstermektedir. Onun yerinde olacak olan hangi Osmanlı Başkomutan vekili farklı bir karar verebilirdi? Şehit Enver Paşa`yı okurken, gönüllü gittiği Bingazi`de çadırı içindeki yalnızlığını paylaşıyorsunuz. Elimizden çıkan güzel Edirne için, İtalyanlar karşısında Kuzey Afrika`yı yalnız bırakmamak ikirciklenmesini yaşıyorsunuz. Yıldız Sarayı`nda kendisine gösterilmeyen nikahlısı Naciye Sultan`dan dolayı, tevekkülle diz çöküşüne sizin de onunla birlikte gözleriniz yaşarır. Onun içli mektuplarının duygu ve nezaket yüklülüğünden ürperirsiniz.

Mustafa Kemal Paşa`ya kıskançlık duymayacak, onu ilerisi için bile iyi değerlendirebilecek bir yaş, rütbe ve karakterde olduğunu anlarsınız. Sakarya Savaşı süresince Batum`da tebdili kıyafetle niçin alesta beklediğini daha iyi kavrarsınız. Aşırı cesaret göstermesine ve risk almasına yanındaki canlarından korkan Alman subaylar gibi siz de kızarsınız. Ama en çok da Türkistan`da cahil lider Lakay İbrahim`in, kendileri için fedakarca çalışmaya gelmiş Enver Paşa`ya iki ay kadar bir süre çektirdiklerine kahrolur, hatta küfredebilirsiniz. Kadimci-ceditçi (gelenekçi-yenilikçi) kavgasının bir köklü medeniyetin çocuklarını nasıl yeni bir devlet ve medeniyet kurmaktan alıkoyduğuna dayanamaz, elbette ağlarsınız. Şehit Enver Paşa`yı okurken, düşünürsünüz ama ondan daha çok duygulanırsınız. O şaşmaz ilahi hükmü yeniden hatırlarsınız: “Bir toplum kendi iç halini düzeltmedikçe, Allah onun durumunu değiştirmez.” Selam ve saygılarımla…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *