Yarınlardan Umutlu Musunuz?

Obama…
Obama da obama…
Obama hey, Obama!
Kurt dadanmış obama.
El bana yol gösterir ;
Oba, benim obam, a!…
Nahoş sesler çıkartır,
Dokunmayın o bam`a!
Gönül teli titreşsin,
Şenlik gelsin obama…
Vuruldum ve vurdum da,
Zulme karşı durdum da…
Hala öfke yüklüyüm;
Genceli, Kerküklü`yüm!
Ne ki, şimdi yurdumda,
-Kimisi Hüseyin der,
Kimisi Barack bilir-
Otağ kurdu, Obama!
Bu ülkede sevinçler yel gibidir, eğleşmeden gelip geçer. Bir an ferahlattığı yurttaşımdan çıkarak kısa zamanda konaklayacak başka mekan seçer. Yine ne yazık ki, bu ülkede, benim dediğim, demeyi hak edemediğim ülkemde, ümitler, şimşek gibi bir çakımlık, kırmızı çizgili kararlar sadece bir sıkımlıktır; öbür güne kalmaz!…Nedendir, niçindir? Hafsala almaz…
Bu cennet ülke, hep verenlerin, ellere elverenlerin, bıkmadan taviz verenlerin ve bir türlü almasını bilmeyenlerindir. Keza bu ülke, kendini başkaları karşısında hor görenlerin, paspas rolüne girenlerindir. Kim demiş bu ülke; alpların, erenlerin ve alperenlerindir? Sanki alçakgönüllülük öğütleyen gaipten bir ses her bireye şöyle fısıldamaktadır:
“-Alçal ki, tırmandığında veya kaldırdığında daha bir yücelecek olan yine senin serindir. Elbette sana yaraşan daha aşağılardaki geçici yerindir. Tamamen dibe dokunmadan yukarıya doğru hızla çıkılmaz; batığın halini görmeden batmanın sarhoşluğundan kurtulunmaz. Bu yüzden, durumunu olanca yalınlığı ve çıplaklığı ile fark et! Fark et ki, yürüdüğün yanlış yoldan tez elden çark et!…“
Bu ülkede akla ziyan herzeleri, yaban türküleri seslendirmekle neşelenmeye devam edelim. Küresel koronun dışında bize özgü bizden ezgi aramayalım…Yanlışlıkla penamızla yahut tezenemizle bam tellerinin dışındaki telleri akort etmeye (ayarlamaya, düzenlemeye) kalkışmayalım. Elhak, tekdüzelik pek iyidir. Kaotik kakafoni müthiş estetiktir. Hep birlikte gerçekleşecekse, ölüm bile güzeldir…
Vur patlasın, çal oynasın. Top atılsın, dal oynasın. Bugün bayram olmasa da, deliye her gün bayram değil midir? Mutlu olacak ne kadar çok gerekçemiz var:
Baksanıza hava güzel, sular şırıl şırıl, ufuklar açık, çevre misk kokulu…Herkesin yüzü abidin kağıdı ya da abdest suyu gibi apak. Büyük düşünmenin resmini yapmaya ne kalkışıyorsun? Küçük görülsen de, horlansan da, yerini beğenmesen de, fazla bir şeyler yapmaya ne gerek var? Değil mi ki, hayat çok güzel; yaşamak yine de ne hoş!
“İç bade, güzel sev, var ise aklu şuurun;
“Dünya var imiş veya yoğ imiş; ne umurun?“
Aman “Ev Ödevlerimizi“ unutmayalım. Nasıl çalışacağımızı dahi, otomatik pilotla dışımızdakiler belirlesin. Küresel yalanlara inanalım, küresel balonlara ağzı açık baka kalalım. Allah`a şükürler olsun, dünyada bir ABD; ABD içinde de bir Hüseyin Barack Obama var.
Düzeyli ilişkimize yine yeniden bir ad koyalım; stratejik ortaklık aşındı, stratejik dost diyelim.
…Ve deyin bana :Hayır umulur mu böyle bir günün yarınından?
Selam ve saygılarımla…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *