Vurmadan döv, Kesmeden dilimle, Yakmadan pişir!

Evet, mesela demiri vurmadan dövemezsiniz.

Evet, mesela kütüğü kesmeden dilimleyemezsiniz.

Ve evet, mesela patlıcanı altına ateş yakmadan pişiremezsiniz.

Fakat insanı -eğer sadece şeklen değil ruhen de insansa- vurmadan dövebilir, kesmeden dilimleyebilir, yakmadan pişirebilirsiniz.

“Kirpiklerini ok eyle vur sîneme öldür beni” diyen aşık kadar olmasa da bu toprağın insanlarının neredeyse tamamı , vurmadan dövülebilecek, kesmeden dilimlenebilecek ve yakmadan pişirilebilecek hassasiyette ruh yapısına sahip insanlardır.

***

Dünyanın en azılı emperyalist gücü aleyhine her gün atıp tutan fakat her gün onun ürettiği ve yerli sigaradan hiç değilse on misli daha fazla kanserojen olan şu veya bu marka sigarayı satın alarak onun gücüne güç katan ve mesela günlük 2 dolar hesabıyla 40 senede 30 bin dolar gibi önemli miktarda parayı kendisini sömüren yabancı firmalara ödeyen en az 12 milyon insanımız var. 12 milyonla 30 bini çarparsanız, çarpılırsınız! Evet, ödenen para 360 MİLYAR dolar eder.

Kendilerine bu hesabı çıkardığım çok sayıda eş-dost, yabancı sigara içmeyi bıraktılar.

Fakat bu ülkede dert bir değil ki; elvan elvan!

Dükkânında yerli sigara bulundurmayan, sadece yabancı sigara satan bakkal ve büfelerin sayısı da bir hayli fazla. Sözüm ona devlet adamı geçinen –aslında müstahak oldukları sıfatı burada kullanmayı kendime yakıştıramadığım- tiplerin bu kepazeliği önlemek için hiçbir şey yaptıkları da yok…

Onlardan birini hizaya getirmek için bir gurup arkadaşa taktik verdim. Arkadaşlar farklı zamanlarda adamın dükkânına gittiler, önce ekmek, zeytin, peynir, yoğurt, yumurta gibi şeyler istediler; adam onları tezgâhın üzerinde hazır ettiğinde, kimi bir paket Samsun 216, kimi Yeni Harman sigarası rica ettiler ve tabii “sadece yabancı sigara satıyoruz efendim” cevabını alınca, “o halde bunları da almıyorum” diyerek dükkânı terk ettiler.

Birkaç gün sonra yerli sigara paketleri o dükkânın raflarında arzı endam eyledi.

Vurmadan dövdüler, kesmeden dilimlediler, yakmadan pişirdiler!

***

Bunun üzerine, mensup bulunduğu Hint milletinin kendisine “yüce ruh” anlamındaki ‘Mahatma’ unvanını verdiği Gandi’nin emperyalist İngiliz’i Hindistan’dan çekilmeye mecbur eden ‘ülke çapında pasif direniş ve boykot’ siyasetini ülkemizin kanını emen tüm yabancı şirketlerin gros marketlerine, mağaza zincirlerine ve ülkemizi onlar için açık pazar haline getirerek milletimizden ziyade onlara hizmet eden iktidar sahiplerine/onlarla işbirliği halindeki güç odaklarına karşı niçin uygulamıyoruz diye düşündüm.

Hint milletinin eli Britanya’ya/İngiliz devletine uzanamazdı, onun Hindistan’ı işgal eden ordusuyla da savaşamazdı.

Gandi’nin dediğini yaptılar.

Sömürge valisini, işgal ordusunun komutanlarını, askerlerini pasif mukavemet ve boykotla bezdirdiler ve nihayet İngiliz ordusunu ülkelerinden defetmeyi başardılar.

Vurmadan dövdüler, kesmeden dilimlediler ve yakmadan pişirdiler!

***

Ey bu vatanın evladı!

Sağcılık- solculuk gibi ahmakça ayrışmaları, kutuplaşmaları bir tarafa bırak!

Hepimizi birden sömürenlere, hepimizi birden sömürtenlere karşı hep beraber ne yapabileceğimizi düşün!

Bizzat oy verdiğin insanlar olsa bile, devletinin bekası, milletinin birliği ve ülkenin bütünlüğü aleyhine icraat yapıyorlarsa, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde iseler, iktidar sahiplerine karşı tavır koymakta tereddüt etme!

Türk olmanın da, Müslüman olmanın da, haysiyetli adam olmanın da gereği, düşmana boyun eğmemek, zulme razı olmamaktır

Evet, küresel veya uluslar arası sermaye denen gücü elinde tutanlara müeyyide uygulayabilecek durumda değilsin; fakat onların ilindeki, ilçendeki mağazalarını, marketlerini boykot edebilirsin!

Milleti kalkındırmak, devleti güçlendirmek, ülkeyi mamur etmek vaatleriyle oylarımızı devşirip iktidar sahibi olduktan sonra bizi adeta “ne idüğü belirsizler milleti” ilan edenlere, devletimizin egemenliğini “çağdaş dünya ile bütünleşme” gibi teranelerle gürültüye getirerek Batı emperyalizminin baronlarına devredenlere, perde önünde artistik çıkışlar yapıp perde gerisinde Siyonist mahfillerin planlarını adım adım, hazmettire hazmettire uygulayarak ülkeyi bölünme felaketine doğru sürükleyenlere ‘sokaktaki vatandaş’ kimliğinle bir sonraki seçimde oy vermemenin ötesinde yapabileceğin bir şey yoktur, fakat olup bitenleri göre göre ve olacak olanları bile bile ilindeki veya ilçendeki örgütlerde başkan olarak, yönetim kurulu üyesi olarak onlara hizmet edenler kimlerse, onlarla selamı-sabahı ve alışverişi kesebilirsin!

Kararlı ol; aslında ne kadar güçlü olduğunu göreceksin!

Vurmadan döv, kesmeden dilimle, yakmadan pişir!

Muhsin Küçük hakkında 110 makale
Av.Muhsin Küçük

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *