Batı nazarında insan ve soykırım

Keşfedilmesinden kısa bir süre sonra “yeni dünyâ” adı da verilen Amerika kıtasını istilâ etmeye başlayan İngilizlerin, İrlandalıların, İspanyolların, Portekizlilerin ve diğer Avrupalıların bu kıtaya bütünüyle sâhip olabilmek için takrîben 15 milyon kızılderiliyi öldürdükleri, onlardan geriye “numûnelik olsun” diye bir avuç insan bıraktıkları biliniyor. Öldürülen kızılderili sayısı, 1’inci Dünyâ Savaşı sırasında öldürülen asker-sivil insan sayısına hemen hemen eşittir.
Muhtelif kaynaklarda, yeni dünyânın keşfedildiği 1492 yılı itibariyle dünyâ nüfûsunun 400 milyon civârında olduğu belirtiliyor. O târihden bugüne kadar dünyâ nüfusu 17 misli artmış bulunuyor. Soykırıma mâruz kalmamış olsalardı kızılderili nüfûsunun da aynı oranda -yâhut belki birâz daha az, belki birâz daha fazla- artacak olduğunu kabul ederek bir hesap yaptığımızda, diyebiliriz ki bugün Amerika kıtası üzerinde üç aşağı-beş yukarı 250 milyon kızılderili yaşıyor olacaktı!
Kezâ, 15’inci yüzyılın sonlarından 19’uncu yüzyılın başına kadar Atlantik üzerinden Amerika’ya köle olarak götürülen zencilerin 16 milyonu gerek devamlı kırbaçlanıp işkence görerek, gerek aç ve susuz bırakılıp hasta olarak can verdi.
ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’de sivil-asker demeden, kadın, çocuk, yaşlı ayırmadan üzerlerine atom bombası atarak 300 bin kişiyi katletmesi soykırım değilse nedir?
Ya Vietnam’da yok ettiği 4 milyondan, Irak ve Afganistan’da öldürdüğü 1 milyondan fazla sivilin suçu-günahı ne idi?
Niçin Avrupa’da hiçbir devletin parlamentosu bütün bunları soykırım olarak tanıdığını îlân edip inkârını suç saymıyor?

***

M.Ö. 265-M.S. 435 yılları arasında Romalıların bir çeşit köle statüsüne tâbi tutup sırf kan görme keyfini yaşamak için birbirleriyle savaştırarak ölümlerini seyrettiği gladyatör sayısının 3 milyon 500 bini aştığı hesaplanıyor. Haydi o çok gerilerde kalmış bir imparatorluk ayıbı diyelim. Peki, 20’nci yüzyıl İtalya’sının başta Libya olmak üzere Kuzey Afrika’da 1 milyonun üzerinde insan öldürdüğü bilinmiyor mu?..
Niçin Batı dünyâsındaki hiçbir parlamentonun kılı kıpırdamıyor?

***

İngiltere’nin sömürge olarak kullandığı ülkelerden sâdece Hindistan’da 1769-1770, 1876-1879 ve 1896-1900 yıllarını kapsayan toplam 11 yıl içinde bir kısmını vurarak, büyük çoğunluğunu ise kasıtlı-planlı şekilde aç bırakarak öldürdüğü insan sayısı 27 milyondur; diğer sömürgelerinde ne kadar insan öldürdüğünü varın siz tahmin edin…
Niçin Batı’daki hiçbir parlamentodan İngiltere aleyhine “çıt” çıkmıyor?

***

Fransa, toplam nüfûsu 10 milyon civârında olan Cezayir’de tamâmına yakını sivil 1,5 milyon insanı katletti, Ruanda’da iç savaş çıkartarak Hutuları destekledi, yüzbinlerce Tutsi canından oldu.
Aynı Fransa’nın parlamentosu bizi soykırımla suçlayıp bunu reddetmeyi suç kabul eden kanunu çıkarırken, niçin Batı’nın hiçbir parlamentosundan veyâ bir ‘aydınlar’ grubundan “yâhu siz ne yapıyorsunuz, hiç mi utanmıyorsunuz” diye bir îtiraz sesi yükselmiyor?

***

Cevap, tektir ve kesindir: Çünkü aralarındaki târihî çekişme, ihtilâf ve düşmanlıklara rağmen Batı dünyâsında yaşayanların hemen hemen tamâmı, gerektiğinde o dünyânın dışında kalanlara karşı aslında “içgüdüsel” denebilecek bir berâberlik ve dayanışma sergilemeyi hem varlık sebebi, hem varlığını sürdürebilmenin temel şartı olarak görür.
Bu hâleti rûhiye, Batı dünyâsının aydınlarını, siyâset ve devlet adamlarını ne yazık ki kategorize edilmiş, çifte standartlı, tabiatiyle çok tehlikeli bir “insan” anlayışına sürüklemiştir. Şöyle ki, Batılıların nazarında “insan”, sâdece ve sâdece kendilerine âit dünyâda doğup büyüyen, diğer bir ifâdeyle Batının müşterek kültür dâiresi içinde yaşayan insandır; o dâirenin dışında kalanlar ise insanla hayvan arası bir varlık türü olarak bakılması ve ona göre muâmele edilmesi gereken mahlûklardır. Bir bütün olarak Batı kültürünün -ve denebilirse medeniyetinin- inşâ edici unsurları ise, Greko-Latin felsefesi, Roma Hukuku ve Hristiyanlık dînidir. Türkler, Araplar, Farslılar, Afrikalı zenciler, Hintliler, Çinliler, Japonlar ve diğerleri, Batılının nazarında dış kategoriye dâhil ‘insansı’ varlıklardır.
Diyeceksiniz ki aynı Batı dünyâsı Almanyayı niçin soykırım suçundan mahkûm etti? Siz sormakta haklısınız, ben cevap vermemekte haklıyım; çünkü yer kalmadı. Kısmetse haftaya..

Muhsin Küçük hakkında 110 makale
Av.Muhsin Küçük

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *