Batı’nın insan ve soykırım anlayışı

Batılı aydın, siyâset ve devlet adamlarıyla düşünüş tarzlarını, psikolojik tavır ve davranışlarını onların etkileyip yönlendirdiği sokaktaki insanların tamâmına yakını, “insan” dendiğinde, Batı dünyâsında doğup büyüyen, Batının kültür dâiresi içinde yaşayan insanı anlar. O dâirenin dışında kalanlar, Batılıya göre, gerektiğinde insanmış gibi, gerektiğinde hayvanmış gibi davranabilecekleri bir ara-kategori içinde yer alan “insansı” mahlûklardır.
Ülkemizde, günde üç-beş gazete-dergi, yılda on-oniki kitap okuduğu, birâz Avrupa, birâz Amerika gördüğü için aslında insanı tersinden yobazlaştıran tehlikeli bir mükemmeliyet duygusuna yâhut sâfiyâne bir narsisizme kapılarak kendilerine “aydın” sıfatı atfedenlerin çoğu, görebilenler bakımından devâsâ büyüklükte olan bu gerçeği görmezler, göremezler.
Onlar zannederler ki, “insan hakları evrensel bildirgesi” gibi üzerine “evrensel” etiketi yapıştırılmış belgelerdeki “insan” kelimesi, o belgeleri kaleme almış Batılıların nazarında dünyâda yaşayan yedi milyar civârındaki insanın hepsini kapsamaktadır. Ne hazin bir aldanış!..
Öyle olsaydı, o belgelerin yazılıp îlân edilmesinden sonra geçen onlarca yıl zarfında Batı kültür dâiresinin dışında kalan -özellikle İslâm coğrafyasında, Afrika’da ve meselâ Vietnam’da- milyonlarca insan son derece sofistike, ateş gücü yüksek silâhlarla sivrisinek yâhut çekirge sürüsü yakar gibi yakılabilir, kadın, çocuk, yaşlı demeden, sivil-asker ayırmadan katledilebilir miydi?
Hiç düşündünüz mü, acabâ 2’nci Dünyâ Savaşının ve en az 60 milyon insanın ölmesinin asıl sorumlusu Almanya olduğu halde, iki atom bombasının ikisi de niçin Almanya’ya veya Avrupa’daki partneri İtalya’ya değil de Japonya’ya atıldı? “Efendim onlar teslim olmuşlardı, fakat Japonlar direniyorlardı; savaşı bitirmenin başka yolu kalmamıştı” gibi bir gerekçe ancak safdil olanları tatmin edebilir. Almanların ve İtalyanların teslim olmasından sonra Japonlar daha ne kadar direnebilirdi ki… Bunun asıl sebebi, Japonların Batı nazarında sözünü ettiğimiz ara-kategoriye dâhil mahlûklar olarak görülmesidir!

***

Demek ki Batı nazarında insan ancak Batılı olan insandır ve Batılılar tarafından Batılı olmayanlara uygulanan katliamlar, sebebi ve sonuçları ne olursa olsun kitâbî olarak “dünyâda insan hak ve özgürlüklerini, barışı ve demokrasiyi egemen kılmanın gereğidir” ve aslâ “soykırım” olarak nitelendirilemez… Peki Nazi Almanyası atom bombasından kurtuldu da soykırım suçuyla yargılanıp mahkûm edilmekten niçin kurtulamadı? Tabii ki Balkanlar’da ve özellikle Kuzey Afrika’da İtalyanlarla birlikte milyonlarca Müslümanı imhâ ettiği için değil…
Ya niçin? Kendi ülkesinde bir iddiâya göre 6 milyon, bir iddiâya göre 4 milyon, bir iddiâya göre birâz daha az sayıda Yahudiyi toplama kamplarında kurşuna dizerek ve gaz odalarında yakarak yok ettiği için. 1915’te Ermenilerin sivil Türk vatandaşlarını katletmeleri ve Türk Ordusunu arkadan vurmaları gibi Alman milleti ve ordusu aleyhine silâhlı bir ihânete tevessül etmedikleri halde, sırf Yahudi oldukları için milyonlarca insanın hunharca katledilmesi elbette bir insanlık suçu idi ve Almanların soykırım suçundan yargılanıp mahkûm edilmesi ‘bütün insanlık bakımından’ vicdanın emri ve adâletin gereği idi. Peki Yahudiler değil de şu anda Almanya’da yaşayan 3 milyondan fazla Türk 1939’da orada yaşıyor olsaydı ve Adolf Hitler korkunç bir Türk düşmanı olduğu için aynı soykırım Türklere yapılsaydı, Almanya soykırım suçlusu olarak yargılanıp mahkûm edilir miydi? Aslâ öyle bir durum söz konusu olmazdı. Çünkü Batı nazarında Türkler de tıpkı Japonlar (ve tabiî Araplar, Farisîler, Çinliler, Hintliler ve diğerleri) gibi ara-kategoriye dâhil “insansı” mahlûklardır! Nitekim, İngiliz devlet adamı Churchill, Çanakkale’deki Türk direnişinin ummadıkları kadar sert olduğunu belirterek büyük kayıplar verdiklerinden yakınan askerî yetkiliye “Öyleyse kimyasal gaz kullanın” der; askerî yetkili “Fakat efendim bu uluslararası hukuk kurallarına göre yasaktır ve insanlık suçudur” diye îtiraz edince, şunu söyler: “İyi ama Türkler insan sayılmaz ki!”

***

Her şeyden önce, Batılının insanlık âlemi içinde kendisini üstün, seçkin, birinci sınıf, ayrıcalıklı varlık olarak görmesinin temelinde Yahudi kültürünün Batı dünyâsındaki derin etkisi vardır. Dînî açıdan bakıldığında 1700 yıldır, filozofik ve siyâsî açıdan bakıldığında ise 600 yıldır Batı toplumlarının kültürel kimliğini oluşturan ruhbanların ve filozofların en etkili olanları Yahudi asıllı insanlardır. Bütün bunlara, gerek Amerika’daki gerek Avrupa’nın önemli ülkelerindeki Yahudi sermâyesinin olağanüstü gücünü ve o sermâyenin güdümündeki medyanın kıyas kabul etmez etkisini ekleyin. Almanya’nın niçin soykırımsuçundan mahkûm edildiğini de kolayca anlarsınız…

Muhsin Küçük hakkında 110 makale
Av.Muhsin Küçük

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen görselin sonucu giriniz *